Muş, tarih boyunca Anadolu Yarımadasına doğudan gelen akımların kesişim noktası olmuştur. Üzerinde onlarca savaşın yapıldığı Muş, esasında içerisinde kültürel abideler bulunmasına karşın, bu savaşlar esnasında birçoğunu kaybetmiştir. Anadolu’nun kapılarıda Türklere Malazgirt Savaşı ile beraber Muş’ta açılmıştır. Anadolu’nun kapısı görünümünde olan Muş, arta kalan tarihi eserleri ve doğal güzellikleriyle turizm alanında gelişme kaydetme eğilimdedir. İbranice ‘Muşa’ olan isim, verimli ve sulak bölge anlamına gelmekteydi. Muş’un günümüzdeki isminin kaynağının bu dönemden geldiği düşünülmektedir. Bölgede yapılan arkeolojik çalışmalarla her geçen gün daha çok eser gün yüzüne çıkmaktadır.
Bingöl Dağları
Dağ adını Pleistosen buzullaşması ile oluşan göllerin çokluğundan alır. Dağın 1/3’ü Bingöl topraklarında kalanı Muş ve Erzurum topraklarında bulunur. Bingöl Dağı’nın kaldera kenarları ve 2650–2800 m yüksekteki platoları buzullaşmaya uğramıştır. Sirkler, vadi buzulları geniş alanları kaplamış, örtü buzulu görüntüsü oluşmuştur. Platoların üzeri moren depoları ile kaplanmıştır. Buzullaşma sonucu oluşan göller dağa adını vermiştir. Dağ üzerinde haritalara işlenecek büyüklükte 72 göl vardır. Bu sayıdan daha fazla örtü morenleri üzerinde küçük göl ve sayısız mevsimlik göl bulunur. Dağ üzerinde güncel buzullar bulunmaz.
Hamurpet Gölü
Gölün her tarafı dik kayalarla çevrilidir. Derinliği küçük göle nazaran daha az olduğundan yeşil renktedir. Kaynak ve kar suları ile beslenir. Kış aylarında donar, su seviyesi tüm yıl boyunca pek değişmez. Gölde bol miktarda aynalısazan balığı ile ördek, kaz, turna ve kunduz da bulunmaktadır. Gölün bulunduğu alan volkanik özellikler taşımaktadır. Fazla olan suyu yakınından geçen İskender Çayı’na boşaltır. Urartu dönemine ait Kayalıdere, İskender ve Köm Kaleleri ile Karaköy Mağaraları’nın kattığı tarihsel zenginliğin yanında, içme suyu kaynakları ve birçok canlı türünü barındıran Büyük ve Küçük Hamurpet gölleri yüksek dağların arasında doğal yapısı kendine hayran bırakıyor. Aleviler için kutsal olan bu göller aynı zamanda bir ziyaret olarak görülüyor.
Haçlı Gölü
Göl adını güneyindeki Haçlı Köyünden almıştır. Bir lav seti gölüdür. Haçlı gölü de kuzeyindeki Kızkopan volkanının yükselmesi ile oluşmuştur. Yüzölçümü 10 km2 kadardır. Gölde derinlik 7 m. aşmaz. Haçlı Gölü güneybatıdan akan Şeyhtokum Deresi ile birkaç kaynaktan beslenir. Gölün su düzeyi bütün yıl boyunca hemen, hemen aynı kalır. Kışın donduğunda göl sathında yürünebilmektedir. Gölde alabalık ve aynalısazan bulunmaktadır. Kamp malzemelerinizi konaklamadan önce yanınızda götürmenizi tavsiye ederiz.
Malazgirt Ovası
Jeolojik zamanlardaki tektonik kırımlarla yer yer küçük depremler, geniş tabanlı Malazgirt Ovası’nı meydana getirmiştir. İlçenin güney kısmını kuşatan ova yüksek bir plato görünümünde olup, plato zamanla, gerek Süphan dağının gerekse eteğindeki küçük volkanların çıkarmış oldukları lavlarla ve yer yer kaya yığınlarıyla kaplanmıştır.