Bill Finger & Batman – SANATİK
0

Çizgi roman dünyasına Batman özelinde dalıyoruz. Sanatik’in bu haftaki merceğinde Bill Finger ve çizgi roman entrikaları yer alıyor. Bunlar kimdir, hangi kafadadır, nelerden etkilenmektedir, ne yapmaktadır, nasıl yapmıştır… Bütün bu soruların cevabını merak ettik ve hem kendimiz hem de sizler için Sanatik’te derledik.

Büyük ihtimalle Batman’i biliyorsunuzdur. Havalı dostumuz Dünya’nın en çok tanınan karakterlerinden biri. Ancak Batman inanılmaz popüler olmasına rağmen karakterlerin yaratıcısını bilen çok kişi yok. Batman’in yaratıcılarından biri öldükten ancak 42 yıl sonra Batman’in yaratıcısı olarak kabul edildi. Bunu kabul ettiren kişiyse adamın ailesinden biri değil. Kitap yazarı olan bir Batman hayranıydı.

Karşılaştırmak İçin Superman’den Başlayalım

Batman’in yaratıcılarının arkasındaki karanlık hikayeyi konuşacağız ama önce Superman’den bahsetmemiz lazım. Karakteri 1938 yılında Jerry Siegel ve Joe Shuster adında iki kişi yaratmış. Karakterlerini yarattıkları an haklarını 130 dolara DC COMICS’e satmışlar. O zamanın 130 doları günümüzde 2500 dolar gibi bir meblağa denk geliyor. O zamanlar çizgi roman yazarları için bu normal bir durummuş. Zaten 130 dolara ek olarak karakterin yeni çizgi romanlarını yazmaya devam edip para kazanıyorlarmış. Yani maaşlı şirket çalışanları gibi de düşünebilirsiniz. Ancak birkaç yıl sonra askere giden ikili döndüklerinde telifini satmadıkları Superboy karakterinin onlara sorulmadan çizgi romanlara aktarıldığını görmüş. Ayrıca Superman radyo programları ve ürünlerinden de para alamayacaklarını öğrenmişler. İkili hemen Superman ve Superboy haklarını geri almak için DC’ ye dava açmış. Ancak dava başarısız olmuş ve ikiliye karakter hakları değil 90.000 dolar verilmiş. Üzerine DC’den kovulmuşlar.

Superman’in yaratıcılarından Siegel hayatının devamında Marvel’da yazarlık dahil birçok iş yapmış ancak hiç tutunamamış. Dostumuz 1959’da parasız kalmış ve New York’ta tek odalı bir daireye taşınmış. DC’de tekrar işe girmiş ve bu sefer patronların emriyle Superman hikayelerini yazmış. Çok süre geçmeden DC’ den tekrar kovulan dostumuz 1975’te Superman filminin çıkacağını öğrenince telif için Warner Bros.’a yazmış ve şirket bir daha telif istememesi koşuluyla yazara yıllık 30.000 dolar vermiş. Siegel 1981’de hayatını kaybetmiş.

Yazarların Kahramanı Paul Levitz

Gördüğünüz gibi Superman’in yaratıcılarının hayatı düşündüğümüz kadar ışıltılı geçmemiş. Zaten çizgi roman dünyasında çalışan çoğu kişi için de aynı şeyler geçerlidir. Yazarlar günümüzde yarattıkları karakterler üstünde pek bir hak elde edemiyor.

1980’lerde DC yöneticilerinden Paul Levitz karakterleri ve hikayeleri film ve dizilerde kullanılan yazarlara bonus para ödemeye başlamış. Ancak bu bir zorunluluk olmadığı için ondan sonra gelen yöneticiler bu geleneği devam ettirmemiş.

Batman’in Resmi Yaratıcısı: Bob Kane

Batman’in olayıysa tamamen farklı. 1940’ta çizgi roman yazarı ve Batman’in yaratıcısı Bob Kane, Superman’in başarısını ve kazandığı parayı fark etmiş. Kendisi şöyle anlatıyor:

Superman’in yaratıcıları kaç para kazanıyor diye düşündüm. O günlerde, 1939’da, haftada 800 dolar kazanıyorlardı.”

Bir Cuma günü, Superman’i yayınlayan şirkete gidip “Ben de bir şeyler yayınlayabilir miyim?” demiş. Devamını da şöyle anlatıyor:

“Yayımcı, ‘yeni bir süper kahraman yapabilir misin?’ dedi. O paraya Pazartesi’ye sende olur dedim.”

Kendisi gerçekten de Pazartesi günü Batman’in çizimleriyle birlikte şirkete gitmiş ve Batman çizgi romanları çıkmaya başlamış. O günden itibaren Bob Kane’in ismini her filmin sonunda Batman’in tek yaratıcısı olarak gördük. Bob Kane, hayatı boyunca Batman’den para kazandı ve inanılmaz ünlü oldu. Öldüğünde adı Hollywood’daki havalı kaldırımlara yazıldı ve her yerde haber oldu. Her şeyin başlangıcını şöyle anlatır:

“Hepimiz doğal, yaratıcı bir potansiyel ile doğduk. Her erkeğin ve kadının fikir bulmak için kendini dışarı attığı olmuştur. Sonra küçük bir kuş kulağına fısıldar. Bu sezgisel bir şeydir. Kimse gelip sana böyle şeyler olduğunu söylemez. Fakat Tanrı işte. Ben daha sekiz veya on yaşlarındayken ünlü bir karikatürist olmak istiyordum ve böyle bir şeye sahip olduğumu da biliyordum.”

Batman’in Gizli Yaratıcısı Bill Finger

Kane, Batman’i bir hafta sonu tek başına yaratmadı. Yayıncıyla görüştükten sonra arkadaşı Bill Finger’la buluştu ve ona çizimlerini gösterdi. Burada tanışmalarından bahsedelim. Marc Tyrel tanışma hikayelerini anlatmaya başlıyor:

“Bob Kane Bronx’tan bir çocuktu ve daha o zamandan adını büyük harflerle yazdırmayı bilen bir sanatçıydı. Tutkuluydu. Hangi şirket için olursa olsun çalışıyordu. İster DC Comics iste Ulusal Süreli Yayın. O anda hangisi müsaitse. “

Thomas Andrae şöyle devam ediyor:

Bob ve Bill bir partide tanıştı. Önceleri aynı liseye gitmelerine rağmen birbirlerini bilmiyorlardı.

Bob Kane ekliyor:

“Ve Bill bir ayakkabı satıcısıydı. Yazar olabilmek için büyük bir hasret çekiyordu. Ona”Neden olmasın? yeni bir çizgi roman için yazmayı dene.” dedim.”

Marc Tyrel da şöyle bir tespitte bulunuyor:

“Bob zaten çizgi romanlarda çalışmak, hikaye çizmek için fırsat arıyordu. Ayrıca Bob zaten bu işlerle meşgul olduğu için hemen hissedebilirdi. Bill iyiydi. Anlattığı şeyler fena değildi, iyi fikirleri vardı.”

Bob Kane’in ilk Batman çizimi şu şekildeymiş: Kırmızı kıyafete ve maskesiz bir kahramana sahipmiş. Pelerin yerine karakter kanatımsı şeyler takıyormuş. Bill karakterin maske takmış halinin daha korkutucu olacağını söylemiş. Karakter gerçek bir yarasaya benzesin diye de maskeye kulak koymuş. Kanat yerine kesilmiş bir pelerin çizmiş. Yani Batman’i Bob Kane değil Bob Kane ve Bill Finger yaratmış.  Hatta Bob Kane 13 yaşlarındayken bir kitaba Batman ile ilgili bir şeyler çiziktirdiğini iddia etmiş. Gerçekten de ortada bir kitap ve bu şekilde bir sayfa var. Fakat gelin görün ki çizilmiş olan şeyler Bob Kane’in iddia ettiği zaman diliminden yıllar sonra Bill Finger tarafından verilecek olan fikirlermiş. Örneğin yarasa amblemi.

Kane bu çizimleri DC’ye götürüp Bill Finger’dan bahsetmeden bir anlaşma yapmış. Anlaşmaya göre Batman’in tek yaratıcısı o sayılacakmış. Kane anlaşma sonrası Finger’a gidip çizgi romanın onaylandığını ve kendisinin karakterin yaratıcısı olacağını söylemiş. Anlaşmaya göre Finger sadece Kane ile iletişimde olacak ve ikili çizgi romanı beraber yazacakmış. Bu anlaşma o dönem için normal bir olay. Hayalet yazar olarak adlandırılan yazarlar birçok önemli işe imza atıp bu işlere hiçbir şekilde adlarını yazdırmamış. Fakat illüstratör ve yazar olan Arlen Schumer, Finger’ın bir hayalet yazar olduğu fikrine katılmıyor. Bunu da şöyle açıklıyor:

“Çoğu hayalet sanatçı veya hayalet yazarlar sadece sıralamak, vizyonu hayata geçirmek, onları işe alan adamın yönergelerini yerine getirmek için oradaydı. Yeni kavramlar yaratmak için orada değillerdi. Bill Finger ise daha başlangıçta oradaydı. O sadece hayalet bir yazar değildi. O sadece sonradan getirilen adam değildi. Batman zaten güzelce iş yaparken, başarılı olurken, bütün mecazlar yerli yerindeyken dahil olmamıştı. Zaten temelde Bill Finger tüm bu mecazları yarattı. (Onaylamaz bir şekilde başını iki yana sallayarak) Ancak gerçek iş hiyerarşisinde bir hayalet yazar olarak adlandırılıyor.”

Bill Finger Çalışıyor Bob Kane Yiyor

İkili Batman’i yazmaya başlamış ve karakter mükemmel bir popülerlik kazanmış. Bill Finger bu sırada Gotham şehrinin, Robin’in ve Cat Woman’ın yaratıcılarından olmuş. Kara şövalye benzetmesini, Bat Cave’i ve Bat Mobil’i de o bulmuş. Batman’i popüler kültüre sokan en büyük şeyse 60lardaki Batman dizisi olmuş. Diziyle beraber Kane inanılmaz para kazanmaya başlarken Finger ise finansal açıdan zorlanıyormuş. Finger karakterin yaratıcılarından olduğunu dile getirmek istese de Kane’in buna karşı çıkacağını bildiği için hiçbir şey yapamamış. Dava açmak için de yeterli parası yokmuş.

Finger hayatı boyunca Batman çizgi romanı yazmış olsa da yazarlığı sadece 60lardaki Batman dizisinin bir bölümünde onun isteği üzerine kabul edilmiş. Fakat karakteri yaratmasının kabulü değil, bir bölümü yazmasının kabulü olarak. Finger yazdığı bölümü evinde renkli televizyon olmadığı için gidip televizyon kanalının misafir odasında izlemiş.

İlk Comic-Con

Bu sırada Bob Kane başkasının çizdiği Batman çizgi filmlerini kendi çizmiş gibi yüksek fiyatlardan satarak para kazanıyormuş. Bill Finger ise 1965’te hayatında ilk defa Batman yazarı olarak halkın önünde bir etkinliğe katılmış. Katıldığı etkinlikse ilk Comic-Con. O gün orada iki genç olan Michael USLAN ve Roy THOMAS anlatıyor:

“200 kişiydik Comic Con’da. İğrenç bir yerdi. Oraya vardık annem nerede olduğumuzu görünce çok korktu. Tam bilincini kaybetmiş sarhoş bir adam, anlamıyla sarhoş bir adam lobide oturuyordu. Duvarlarda ise hamamböcekleri geziyordu. Annem “Biz buradan gidiyoruz, biz ayrılıyoruz.” dedi. Aslında bu telaşında haklıydı. Çünkü otel binası, birkaç ay sonra çökmüştü. Neyse ki biz oradayken olmadı. Annem sonunda dedi ki “Tamam, kalacağız. Çizgi roman konvansiyonuna kadar gidebilirsiniz ama hiçbir şeye dokunmayın. ” Ve bardan geçerken, orada başka bir adamla birlikte oturmuş bir şeyler içmekte olan Otto Binder’ı gördük. Biz de içeri girip ve taburelerin üzerine oturduk. Bizi görünce şaşırdı ve ne içmek istediğimizi sordu. Kolalarımızı sipariş ettik. Sonra Otto bana ve Bob’a döndü. “Çocuklar Batman’in yaratıcısı ile buluşmak ister misiniz?” Ağızlarımız açık kaldı, gözlerimiz fal taşı gibi açıldı. Çünkü o çizgi romanlardaki gördüğümüz isim, ismindeki O harfi fazlaca büyük olan, Bob Kane ile tanışacağımızı zannettik. Ve Otto şöyle söyledi: “Arkadaşlar, Bill Finger ile tanışın.” (Micheal’ın yüz ifadesi tam burada şaşkın bir gülümseme halini alır.)”

Bu etkinlik sonrası bir hayran, Bill’in Batman’in yaratıcılarından olduğunu herkese duyurmak için yazarla bir röportaj yapıp röportajı bir sürü Batman hayranına yollamış. Kane de iddiaları reddetmiş.

Hazin Son

Bill Finger 1974’te öldükten birkaç gün sonra New York’taki evinde bulunmuş. Kendisi için bir tören düzenlenmemiş. Evsizlerin gömüldüğü bir mezarlığa gömülmüş. Batman’in yaratıcısı Bill Finger’ın bir mezar taşı bile yok. Bir zamanlar isminin yer aldığı tek bölümde ona eşlik eden ve aynı zamanda onunla aynı misafir salonunda eserlerini izleyen komşusu Charles bu hazin ölümü şöyle anlatır:

“O gün yine Bill’den haber alamadım. Önceki birkaç gün de alamamıştım. Dairesinin yedek anahtarı bendeydi. Dairesine gittim. Kapısında yine kirasını geciktirdiğine dair kağıtlar asılıydı. Yedek anahtarla içeri girdim. Ona doğru yürüdüm. Onun bir battaniyesi vardı ve (Burnunu gösterek) buraya kadar örtülüydü. Battaniyeyi çektim. Bir süre ona baktım. Baktım, baktım ve baktım. Hiçbir hareket yoktu. Omzunu sarstım. Yine bir tepki yok. Zavallı Bill küçük televizyonunun karıncalanmaları eşliğinde yalnız bir şekilde öldü. Düşündüm de, gerçekten hazin bir son. Dünya çok ilginç bir adam kaybetti.”

Bob Kane, Finger öldükten yıllar sonraki açıklamalarında Finger’ın hak ettiği değeri görmemiş bir kahraman olduğunu ve ilk günden beri Batman için inanılmaz katkı sağladığını söylüyor. “20 yıl önce olsaydı ona yaratıcı unvanını da verirdim.” diyor. Kendisi aslında bunları söylediği zamanda da yaratıcılık unvanını verebilirdi. Ancak bunları hiçbir zaman yapmadı.

Marc Tyler: Dedektif Ruhlu Bir Yazar

Fakat hikaye başka bir kahraman sayesinde farklı şekilde sonuçlanıyor. 2010’larda bu olaylarla hiçbir alakası olmayan yazar Marc Tyler, Bill Finger’ı araştırmaya başlamış. Bu araştırma yıllar sürmüş. Yazar karakterin yaratıcılığının Bill Finger’a verilmesi gerektiğini düşünüyormuş. Ancak hakkı sadece yazarın bir akrabası tekrar isteyebilirmiş. Bu sebeple Marc Tyler bilinen sadece iki fotoğrafı olan Finger’ı deli gibi araştırmış. Marc Tyrel için bu uzun araştırma evresindeki en duygusal an Bill’in sesini ilk kez duyduğu o ses kaydını dinlediği anmış. İşte o ses kaydından Bill’in birkaç cümlesi:

“Ben bir hayalettim. Gerçekten öyleydim. Bob Kane’in değil benim yazar olduğumu sonradan anladılar. Bu yüzden oraya ilk gittiğimde, o kocaman ofiste bir çocukken, Bob Kane tüm o süre zarfında maaş çekini desteklemem için beni bir çeşit alet gibi kullandı.”

Hak Talep Edebilecek Biri Arayışı

Yazarın Fred isminde bir çocuğunun olduğunu ve bu çocuğun eşcinsel olduğunu öğrenmiş. Maalesef bu bilgilere ulaştığında çocuk hayatta değilmiş. Yani yazarın soyu devam etmediği için bir çizgi roman şirketinden telif isteyecek kimsesi yokmuş. Bence bu yasalarda soy kavramından daha farklı kıstaslar olmalı. Çünkü soyun devam etmemesi gayet olağan bir şeydir. Olaya devam edecek olursak Finger adı ve soyadındaki her kayda bakan ve Finger’ın telefon defterindeki herkesi arayan Marc Tyler, Finger’ın bir torunu olduğunu öğrenmiş. Finger’ın torunu dedesinin Batman’in yaratıcılarından olduğunu biliyormuş. Fakat ilkokulda bunu arkadaşlarına anlattığında kendisiyle bir hayli dalga geçmişler. Torunun bir kanıtı da yokmuş. Hatta Bill Finger’ın torunu Steve Simmons ilk Batman filmi çıktığı andaki duygusunu şöyle anlatıyor:

“İlk Batman filmi çıkarken annem çok endişelendi. Çünkü Bill bundan kredi alamıyordu.”

Annesi Bill’in kredi alabilmesi için epey uğraşmış. Yöneticilerle de bağlantıya geçmeye çalışmış. Steve şöyle devam ediyor:

“Biz dava açmakla ilgilenmedik. Çünkü biz para aramıyorduk. Sadece Bill için kredi arıyorduk. Gerçekten hukuk departmanıyla uğraştım. Hem de birkaç kez. Fakat onlar aynı fikirde değillerdi. Bill ile ortak olmak zorunda değillerdi. Aslında sorumluluktan kaçıyorlardı. Sonra da maruzatımı kibarca reddettiler.”

 Ancak Marc Tyler’ın araştırmaları ve yeni bulduklarıyla beraber Warner Bros.’a haklarla ilgili bir yazı yazmışlar.

Bir Tür Zafer

Warner Bros. aileyi Batman galalarına götürmüş ve dava açmamaları için toruna 30.000 dolar yollamış. Sonuçta Batman milyar dolarlık bir şirket ürünüydü. Karakterin yeni bir yaratıcısı olduğu kabul edilirse şirketin milyonlarca dolara veda etmesi gerekebilirdi. Ancak Finger’ın torunu birkaç avukatla beraber telif yasasını incelemiş ve 2014’te Warner Bros. ile bir toplantı yapmış. Toplantıdan sonra Bill Finger, Batman’in yaratıcıları arasında sayılmaya başlanmış.

Bu ilk olarak 2016’da “Batman V Superman” ile gerçekleşti. Yani yazar Marc Tyler durup dururken yıllarca bu gerçeği ortaya çıkarmaya çalışmasa Bill Finger’ın yaptığı şey hala bilinmeyecekti ve filmlerden sonra sadece Bob Kane’in ismini görecektik. Ayrıca kendisi durup dururken bir aileyi de milyoner yaptı. Tabi Bill Finger bunlara tanık olsa daha güzel olurdu. Ancak hala güzel insanların olduğunu bilmek de sevindirici bir olay.

BATMAN’İN COOLLUĞU

Buraya kadar anlayacağınız üzere Bill Finger çok da uyanık, para peşinde olmayan; hayır demeyi de pek fazla bilmeyen, tabiri caizse mülayim olarak tarif ettiğimiz bey efendilerdenmiş. Bu özellikler size de bir yerden tanıdık gelmiyor mu?

Filmlerden başlayalım. Kara şövalyeler başta olmak üzere Batman filmlerinde çok da konuşmayı sevmeyen, sürekli karanlığını ve karanlığıyla birlikte gelen sırları saklamak zorunda kalan bir süper kahramanla karşılaşıyoruz. Ben bunun sebebini Bill Finger’ın yaşadığı haksızlıklar karşısında yine de yazmaktan vazgeçmeyen fakat bir türlü de dertlerini anlatamayan bir yaratıcı olmasına bağlayabileceğimizi düşünüyorum.

Ayrıca Adalet Takımı çizgi dizisinde de yoğun olarak karşılaştığımız, Batman’in çeşitli süper kahramanlar tarafından sürekli emr-i vakiye getirilme durumunu da Bill Finger’ın yarattığı sert karakterlerin altında yatan yumuşak kişiliğinin bir sonucu olarak yorumlayabiliriz.

Dolayısıyla bütün bu özellikleri, yani fazla konuşmayan; itiraz da etmeyen, karanlık ve Bill Finger kadar gizli kalmak zorunda olan bir karakteri kaslı bir vücut, sert bakışlar ve yarasa kostümüyle birleştirdiğimizde karşımızda son derece cool bir süper kahraman buluyoruz. Şunu unutmamak gerekir ki; her sanat, sanatçısının kimliği hakkında ipuçları verir.

Teşekkürler Marc Tyler

Bill Finger ışıklar içinde uyusun. Biz onun yarattığı Batman’i izleyip okumaktan hem zevk alıp hem de onu hayat felsefemiz yaparken Marc Tyler sayesinde Finger’ı da hep hatırlayacağız.

Ona peşinde olduğu şeyin hiç gerçekleşmeyeceğini söylediler. Onun cevabı ise basitti: “Hiçbir fikrim yok fakat deneyeceğim.”

Başlıca Kaynaklar:

Sitemizde her hafta Türkiye’den farklı doğal güzellikler, bisiklet, kamp alanları, seyahat, seyahat haberleri ve birçok içerik yayınlıyoruz. Hatta sitemize kayıt olarak yazılarımızdan anında haberdar olabilirsiniz. Görüş ve önerilerinizi sosyal medya hesaplarımızdan bize bildirebilirsiniz.

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım
İlginizi Çekebilir
Akdamar-Kilisesi

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.